Anayasa Mahkemesi Kararı E.2010/12 (5429 Sayılı Kanun Hk.)

Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığının ilgili Bölge Müdürlükleri tarafından verilen idari para cezalarına karşı yapılan itirazları

 

28 Aralık 2011 Tarihli Resmi Gazete

Sayı:28156

 

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

 

Esas Sayısı : 2010/12

 

Karar Sayısı: 2011/135

 

Karar Günü: 12.10.2011

 

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:

 

1- Selçuk Sulh Ceza Mahkemesi              (E.2010/12)

 

2- Eskişehir 5. Sulh Ceza Mahkemesi      (E.2010/76)

 

İTİRAZIN KONUSU: 10.11.2005 günlü, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun;

 

1) 25.11.2008 günlü, 5813 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle yeniden düzenlenen 8. maddesinin,

 

2) 54. maddesinin ikinci fıkrasının,

 

Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 11., 12., 13., 17., 19., 20., 24. ve 25. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.

 

I- OLAY

 

Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığının ilgili Bölge Müdürlükleri tarafından verilen idari para cezalarına karşı yapılan itirazları incelemekte olan Mahkemeler, itiraz konusu kuralların iptali için başvurmuşlardır.

 

II- İTİRAZLARIN GEREKÇESİ

 

1- E.2010/12 Sayılı İtiraz Başvurusunun Gerekçe Bölümü Şöyledir:

 

“…Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 5.7.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı gereğince “2009 Yılı Hane Halkı İşgücü” anketi yapılmasına dönük resmi istatistik çalışması başlatıldığı, bu nedenle İzmir TÜİK Bölge Müdürlüğü tarafından İzmir iline ait 30 ilçede çalışmanın sürdürülmesi bakımından itiraz edenin de aralarında bulunduğu hanelerin tespit edildiği,” 209 hane halkı işgücü anketi” kapsamında belirlenen hanelere istatistiki çalışma yapılacağına ve bu çalışma için iki yıl içinde çeşitli zamanlarda olmak üzere toplam 4 görüşme yapılacağına, istenen bilgilerin verilmemesi halinde idari para cezası uygulanacağına dair hanelere tebligat gönderilerek durumun bildirildiği, itiraz edene de bu mahiyetteki tebligatın 27.07.2009 tarihinde gönderildiği, itiraz eden hanesinin 25.04.2008 tarihinden başlayarak 3 kez görevliler tarafından çalışma kapsamında ziyaret edildiği, çalışmanın tamamlanması için son kez itiraz edenin evine 13.08.2009 tarihinde gidildiğinde, itiraz edenin aynı mahiyetteki sorulara 3 kez cevap verdiğinden görüşmeyi kabul etmemesi üzerine itiraz eden ile anketörün telefonla görüştüğü, çalışma gereği son kez görüşülmesi gerektiği, çalışmanın resmi çalışma olup cevap vermekle yükümlü olduğu, aksi halde hakkında idari ceza uygulanabileceği bildirilmesine karşın itiraz edenin ankete katılmayı reddettiği, 5429 sayılı Kanun’un 54/2. maddesi gereğince yedi gün içerisinde son çalışmaya esas olmak üzere bilgileri vermesi veya eksik ve hataları gidermesi için uyarı mektubunun itiraz edene 22.08.2009 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, ancak itiraz edenin verilen sürede cevap vermemesi nedeniyle 5429  sayılı Kanun’un 54/2. maddesi gereğince 708 TL idari yaptırım uygulanarak verilen kararın 07.10.2009 tarihinde itiraz edene tebliğ edildiği, itiraz edenin de süresinde Mahkememize itirazda bulunduğu görülmüş, dosyamızdan bir suret başvuruya eklenmiştir.

 

İtiraz edenin eyleminin sabit olması halinde itiraza konu olan kuralın itiraz eden hakkında uygulanması mutlaktır. Çünkü 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 8. maddesinde İstatistiksi birimlerin kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil, süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlü oldukları, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 54/2. maddesinde  Başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgileri, geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veya hatalı verenlerin, bir kereye mahsus olmak üzere uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları gidermelerinin isteneceği, bu uyarıya rağmen, bilgileri hiç vermeyen veya talep edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişilerin idari yaptırım kararı ile cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır.

 

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Başlangıç hükümleri ve 2. ve 5. maddelerinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Hukuk devleti olup kimsenin hukuk devleti dışına çıkamayacağı, devletin amaç ve görevlerinin kişilerin ve toplumun refahı, huzur ve mutluluğunu sağlamak ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu, Anayasa’nın 10. maddesinde herkes din, ırk, renk, siyasi düşünce, felsefi inanç, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının, 11. maddeye göre Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organları ile tüm idari makamları bağlayan tüm temel kuralların olduğu ve kanunun Anayasa’ya aykırı olamayacağının, 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunun, temel hak ve hürriyetlerinin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını ihtiva ettiğini, 13. maddesinin temel hak ve hürriyetlerinin özlerine dokunulmaksızın Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın Anayasa’nın sözüne,  ruhuna, demokratik toplum düzenine ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağının, 17. maddesinde herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu, 19. maddesinde ise kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenlediği herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğunu, 20. maddesinin herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı göstermesinin isteme hakkına sahip olduğunun, 25. maddesinde ise herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunun, her ne sebep ve amaçla olursa olsun herkes düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını emreden amir hükümlerdir.

 

Özel olarak belirtilen amir kurallar gereğince temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması ancak kanunla tayin edileceği ve bu sınırların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve her ne sebeple ve amaçla olursa olsun kimseye düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı dikkate alındığında 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 8. maddesindeki istatistiksi birimler kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil ve süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlüdür, hükmünü belirleyen Anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, itiraz edenin hane halkı iş gücüne dair bilgi vermeye zorlandığı, iki yıl içinde en fazla 4 kez ziyaret edilerek benzer mahiyetteki sorulara cevap verilmesinin öngörüldüğü, itiraz edenin her görüşmede aynı tip sorulara 3 kez cevap verip sonuncu kez ziyaret edildiğinde bu bilgileri defalarca verdiğinden bu kez vermek istemediğini belirttiği bu nedenle idari yaptırım kararına muhatap olduğu, oysa ki düşünceyi açıklama ve kanaat hürriyetine sahip olup kişilerin kişisel bilgi, düşünce kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacakları ve bundan dolayı da cezai bir müeyyide ya da idari bir yaptırımla karşı karşıya kalınmasının hukuk devleti ilkesi ile ve temel hak ve hürriyetlere aykırılık teşkil edeceği, devletin kurumsal sistemlerine kayıtlı olması gereken işgücü, çalışan kişiler ve çalıştıkları yer bilgilerinin kurumsal sisteme kayıtlı olmayıp kayıt dışı olmasının neticesi kişilerin çeşitli kez ziyaret edilerek kişilerin beyanı usulüne göre belirlemeye çalışması ve buna uymak istemeyen kişilerin idari yaptırım kararına muhatap kılınmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, bir kurumun yapacağı bir konuda istatistiksi veri veya bilgileri ücret karşılığında aynı durumda olan başka kişilerden ya da özel hukuk tüzel kişilerin yetkili organlarından isteyebilmesinin hukuk devleti ilkesinde geçerli olacağı, zorla kişi ya da özel hukuk tüzelkişiliğinin yetkili temsilci ve organlarından veri veya bilgi istemenin devletin temel amaçları ve görevleri, temel hak ve hürriyetleri niteliği, düşünce kanaat hürriyeti, özel hayatın gizliliği ve korunması ve Hukuk Devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ve yine 5429 sayılı Yasa’nın 8. maddesine muhalefet nedeni ile ilgili kişi ya da kurumların yetkili organ ve temsilcilerinden idari para cezası verilmesi de yine hukuk devleti ilkesi, temel hak ve hürriyetlerin korunması, kişi güvenliği ve hürriyeti, düşünce kanaat hürriyeti ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır.

 

Devletin temel amaç ve görevleri, Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesi, temel hak ve hürriyetleri niteliği, kişi hürriyeti ve güvenliği özel hayatın gizliliği, düşünce ve kanaat hürriyetine ilişkin düzenlemelere aykırı olan söz konusu hükümlerin belirtilen ve Yüksek Mahkeme’ce re’sen nazara alınacak diğer gerekçelerle itiraza konu 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 8. maddesi ile 5429 sayılı Kanun’un 54. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin Anayasa’ya aykırı olmasının nedenleri ile Anayasa’nın 152. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’nce re’sen iptaline karar verilmesi itiraz ve arz olunur.”

 

2- E.2010/76 Sayılı İtiraz Başvurusunun Gerekçe Bölümü Şöyledir:

 

“İdarenin tahakkuk ettirdiği idari para cezasının iptali istemiyle Mahkememizin 2010/883 Değişik İş sayılı dosyasında açılan davanın yargılaması sırasında uygulanması gereken Yasa metninin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak bu konuda karar verilmesi için Yüksek Mahkemenize başvurulmasına karar verilmiştir. Şöyle ki;

 

Mahkememizde Görülen Dava:

 

Davacı, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı Bursa Bölge Müdürlüğü tarafından 5429 sayılı Yasanın 8. maddesine aykırı davranmaktan dolayı aynı Yasanın 54. ve 5326 sayılı Yasanın 17/7. maddelerine istinaden hakkında 709,00 TL idari para cezası uygulanmasına karar verildiğini, buna ilişkin idari para cezası karar tutanağını 11.12.2009 tarihinde tebellüğ ettiğini, ancak bu idari para cezasına dayanak işlemlerin kendisine hukuka uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek verilen idari para cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Başlangıçta Bursa 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/1882 Değişik İş sayılı dosyası ile yapılan söz konusu itiraz ile ilgili olarak yapılan yargılama sırasında anılan Mahkemenin 15.03.2010 tarihli kararıyla itiraza konu kabahatin Eskişehir’de işlenmiş olduğu gerekçesiyle evrakın Eskişehir Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu kapsamda gönderilen evrak Mahkememizin 2010/883 Değişik İş numarasına kaydedilmiştir.

 

Mahkememizce Davada Uygulanacak Olan ve İptali İstenen Yasa Hükmü:

 

5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun 54/2. maddesine göre;

 

“Başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgileri, geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veya hatalı verenler, bir kereye mahsus olmak üzere uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları gidermeleri istenir. Bu uyarıya rağmen, bilgileri hiç vermeyen veya talep edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinin organ ve temsilcileri hakkında, fiilin;

 

“a) Hanehalkı veya bireylerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda beşyüz Yeni Türk Lirası,

 

b) Hanehalkı veya bireyler dışında kalan diğer istatistikî birimlerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda binbeşyüz Yeni Türk Lirası,

 

c) Sayımlarda işlenmesi durumunda ikibin Yeni Türk Lirası,

 

İdarî para cezası uygulanır.”

 

İptali İstenen Yasa Hükmünün Aykırı Olduğu Düşünülen Anayasa Hükümleri:

 

Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

 

Madde 10- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

 

(Ek fıkra: 07/05/2004-5170 S.K./l. mad) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.

 

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

 

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (…) (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 05/06/2008 tarihli ve E. 2008/16, K. 2008/116 sayılı Kararı ile) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

 

Madde 11- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.

 

Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.

 

Madde 20- Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga cümle: 03/10/2001 – 4709 S.K./5. md.)

 

(Mülga fıkra: 03/10/2001 – 4709 S.K./5. md.) Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.

 

Madde 24- Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

 

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

 

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

 

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

 

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

Kararın Devamı İçin Tıklayınız

 

Print Friendly, PDF & Email

Yorum KAPALI.

Tasarim & Sistem : Alomaliye & AbaciPark